


KAĞAN KAYA
kagantr@gmail.com
Avrupa’da monarşi ve dolayısıyla hanedan geleneğinin kökenleri Antik Çağ’a, hatta tarih öncesi kabileler dönemine dayansa da günümüzde Avrupa hanedanları denilince akla gelen hükümdar ailelerinin birçoğu Orta Çağ’da oluşmuştur. Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile ortaya çıkan kargaşa ortamında, “barbar kavimler” diye nitelenmiş olan toplulukların liderleri bulundukları bölgeleri hakimiyetleri altında tutmak ve genişletmek için savaş, entrika, evlilik gibi yöntemler kullanmışlardır.
AVRUPA MONARŞİLERİ VE HANEDANLAR
Bir toprağı ele geçirecek kadar güçlü olmak, orada hakimiyet kurmak için yeterli değildir. O ülkenin yönetimine talip olan veya halihazırda elinde bulunduran kişiler evrensel bir kural olarak meşruiyetlerini kanıtlamak zorundadırlar. Siyasi meşruiyet kaynağı ülkeye veya çağa göre farklılık gösteren bir olgudur. Örneğin Roma imparatorlarının bizzat kendilerinin tanrı olduğuna inanılır (imparatorluk kültü) ve bu durum onların monark olarak hüküm sürmesini haklı kılan bir neden olarak görülürdü.
Hristiyanlaşan Avrupa’da hükümdarın tanrılık iddiası artık söz konusu olamayacağından, hükümdarlık makamının krala (veya monarka) Tanrı tarafından bahşedildiği iddiası ön plana çıkar. Bu durum, bazıları tarafından ilk Hristiyan imparator olarak kabul edilen ve M.S. 330’da İstanbul’u tüm Roma İmparatorluğu’nun başkenti haline getiren Büyük Konstantin’de de görülür. Konstantin’in Roma tahtına oturmak için giriştiği savaştan önce gökyüzünde gördüğü iddia edilen haç şekli, Tanrı’nın onun yanında olduğu iddiasına dayanak olarak sunulmuştur. O dönem Roma İmparatorluğu tarafından baskı görmesine rağmen hızla yayılan Hristiyanlık, Konstantin’den itibaren takibata uğramamış, tam tersine kriz içindeki imparatorluk için yararlanılabilecek taze bir kuvvet olarak görülmüştür. İlerleyen dönemde ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu’nun doğu kısmını, yani Bizans’ı yöneten imparatorlar Konstantin gibi meşruiyetlerini Tanrı’dan aldıklarını öne sürmüş ve bu yetkiyi babadan oğula aktararak hanedanlar kurma yoluna gitmişlerdir.

Habsburglu hükümdar kardeşler V. Karl (Şarlken) ve
I. Ferdinand, 16. yy. (Rijksmuseum Amsterdam)*

İmparator I. Franz Stephan von Lothringen (CC BY 4.0, Foto: Birgit und Peter Kainz, Wien Museum)*
Batı Avrupa’da da ülkelerin yönetimlerini ele geçiren hükümdarlar benzer bir şekilde Tanrı’nın, dolayısıyla kilisenin onayını almalıydılar. Böylece Avrupa’da monarklar ve kilise arasında oluşan denge, dünyevi iktidarın kral ve imparatorlara, ruhani liderliğin ise Papa’ya ait olduğu bir düzen oluşturmuştu. Ancak bu iktidar alanlarının her zaman birbirinden kesin çizgilerle ayrıldığını söylemek zordur.
Avrupa’da Orta Çağ ve sonrası dönemde bulundukları ülkelerdeki siyasi düzenin en üst noktasına ulaşıp, monarşik sistemle nesiller boyu iktidarını korumuş aileler, bugün de bazıları devam eden hanedanları oluşturmuştur. Bu hanedanların hemen hemen tamamı, çoğunlukla siyasi amaçlarla gerçekleşen evlilikler nedeniyle birbiriyle bir şekilde akrabadır. Bu evlilikler sayesinde ülkeler bir hanedandan diğerine geçmiş, örneğin Avusturya kökenli bir hanedan İspanya tahtını elde edebilmiştir. Monogamik, yani tek eşli hanedan evlilikleri neredeyse tamamen Hristiyan Avrupa’ya özgü bir durum olmasına rağmen, burada da cariyelik müessesesi bulunmaktadır. Hanedanların dallara ayrılması da sıkça rastlanan bir durumdur.
Avrupa hanedanları, isimlerini ortaya çıktıkları coğrafya ve yerleşim yerinden, saraylarından veya kurucu hükümdarlarından alabilirler. Kendilerine has armaları mevcuttur ve bunlar Orta Çağ’dan beri belirli kataloglarda yer almaktadır. En tanınmış ve etkili olan hanedanlardan bazıları şunlardır: Merovenj, Karolenj, Capet, Bourbon, Savoy, Hohenzollern, Tudor, Stuart, Hanover, Windsor, Rurik, Romanov, Habsburg…
Günümüzde Avrupa’da hâlâ 12 monarşi bulunmaktadır. Bunlardan 7’si krallık (İspanya, İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika, Hollanda, Birleşik Krallık), 3’ü prenslik (Andorra, Liechtenstein, Monako) olup, Lüksemburg ise büyük dükalıktır. Bunların yanında Vatikan, teokratik ve seçimli bir monarşidir.
HABSBURG HANEDANI VE MARIA THERESIA
Avrupa tarihinin en önde gelen hanedanlarından olan Habsburg Hanedanı, ismini 1020’li yıllarda Klettgau Kontu Radbot’un inşa ettirdiği ve bugün İsviçre sınırları içinde yer alan Habsburg Kalesi’nden almaktadır. Radbot’un torunu II. Otto ilk defa Habsburg Kontu ünvanını almıştır. Kont Radbot’un yedinci kuşak torunu Rudolf, 1273 yılında Roma-Germen kralı oldu. O dönem, bugünkü Avusturya topraklarının bir kısmına hükmeden Babenberg Hanedanı’nın soyunun tükenmesi ve Rudolf’un 1278’de Marchfeld Savaşı’nda Bohemya Kralı II. Ottokar’ı mağlup etmesi üzerine Habsburgların yönetim merkezi Viyana’ya taşındı. İrili ufaklı çok sayıda dükalık ve krallıktan oluşan gevşek bir birliğin başındaki Kutsal Roma-Germen imparatorları genellikle Habsburg Hanedanı üyelerinden seçilirdi. Habsburg hükümdarlarının Avusturya Arşidükü, Bohemya ve Macaristan Kralı dahil pek çok ünvanı bulunurdu. Ülke sınırlarının sürekli değişmesi nedeniyle bu ünvanlar da değişikliklere uğruyordu.

Maria Theresia ve çocuk II. Joseph (CC BY 4.0, Foto: Birgit und Peter Kainz, Wien Museum)
1711-1740 arasında Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu tahtında oturan Habsburg Hanedanı’ndan VI. Karl’ın kendisinden sonra yerini alabilecek erkek çocuğu yoktu. Veraset sistemi anlamında, hükümranlığın erkek çocuk üzerinden devam etmesini öngören Salik kanunlarına tabi olan İmparator, 1713’te bir ferman yayımlayarak Habsburg topraklarının kendisinden sonra kızı Maria Theresia’ya geçmesini buyurdu. Avrupa’nın diğer devletleri bu durumu ancak ağır şartlar ileri sürerek kabul ettiler. Fakat bunlardan bazıları Karl’ın ölümüyle beraber pozisyonlarını değiştirdi ve Habsburg topraklarında hak iddia etti. Böylece sekiz yıl sürecek olan Avusturya Veraset Savaşları başladı. Savaşın sonucunda bazı toprak kayıplarına rağmen Maria Theresia’nın taht iddiası Avrupa’da tanındı.

Veliaht II. Joseph ve altı kardeşi (CC BY 4.0, Foto: Birgit und Peter Kainz, Wien Museum)*
Maria Theresia, 1736’da Lothringen (Lorrain) Dükü Franz Stephan ile evlenmişti. Babası IV. Karl’ın ölümüyle birlikte Habsburg Hanedanı’nın erkek üyesi kalmamış, dolayısıyla hanedan sona ermişti. Bu nedenle Maria Theresia kocasıyla beraber Habsburg-Lothringen Hanedanı’nı kurdu. Bu hanedan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 1918’de yıkılışına kadar hükümranlığını sürdürecekti.
Franz Stephan, 1745’te I. Franz adıyla Kutsal Roma-Germen imparatoru olunca Maria Theresia da taç giymemesine rağmen imparatoriçe olarak anılmaya başladı. Bunun yanında Avusturya Arşidüşesi, Bohemya ve Macaristan Kraliçesi gibi ünvanlara da sahipti. Kocası Franz daha çok mali işlerle ve bilimsel araştırmaların desteklenmesiyle uğraşırdı. Bu ortamda Maria Theresia Habsburg topraklarını fiili olarak tek başına yönetti. Franz ve Maria Theresia’nın 20 yıl içinde 16 çocuğu (11 kız ve 5 erkek) olmuştur. İmparator Franz 1765’te öldüğünde bunlardan 10 tanesi hayattaydı ve büyük oğul II. Joseph, Habsburg-Lothringen Hanedanı’nın ilk Kutsal Roma-Germen imparatoru oldu. Annesi Maria Theresia’nın 1780’deki ölümüne kadar devleti onunla beraber yönetti.
Maria Theresia, çocuklarının eşlerini Avusturya’nın tarihsel siyasi evlilikler politikasına uygun olarak seçmiştir. Burada dış işlerden sorumlu devlet adamı Wenzel Kaunitz’in de rolü görülmektedir. Maria Theresia ve Kaunitz stratejilerini daha çok Bourbon Hanedanı ile akrabalık bağları kurup bu hanedan üzerindeki etkiyi arttırmak ve böylece Prusya’ya karşı ortak bir cephe oluşturmak üzerine tasarlamışlardır. O dönemde Bourbon Hanedanı üyeleri Fransa, İspanya, Napoli-Sicilya ve Parma’yı yönetiyorlardı. Maria Theresia’nın kızı Maria Karolina 1768’de Napoli-Sicilya Kralı I. Ferdinand ile evlendi. En küçük kızı Maria Antonia (meşhur Marie-Antoinette) ise 1770’de, sonradan XVI. Louis adıyla Fransa kralı olan veliaht ile evlendirilmiştir. İmparatoriçe’nin kızlarıyla mektuplaşarak bulundukları ülkelerin siyasetlerinde oynamaları gereken roller hakkında onlara tavsiyeler (veya direktifler) verdiği bilinmektedir.
KAYNAKÇA
– Duindam, J. (2016). Dynasties: A Global History of Power, 1300–1800. Cambridge: Cambridge University Press.
– Lau, T. (2016). Die Kaiserin – Maria Theresia. Wien / Köln / Weimar: Böhlau.
– www.brittanica.com
– www.geschichtewiki.wien.gv.at
Henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.