


RECEP ALİ YÜCE
recepaliyuce@gmail.com
Hiç kuşku yok ki, Özel St. Georg Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulu iki ülke arasında önemli bir köprü görevi görüyor. İstanbul’un Karaköy semtinde bulunan 1882 yılında kurulan bu okul öncelikle Türk öğrencilere yönelik olmakla birlikte, ana dili Almanca olan farklı uyruklu öğrencilere de açıktır. Eğitim alanında saygın bir yeri olan bu okul, Avusturya’nın ülke dışındaki az sayıda okullarından sadece biri.
Avusturya Lisesi’ne bu kez Tuna Dergisi için röportaj yapmaya gitmek oldukça keyifliydi. Okul idaresinin ve öğrencilerinin görüşleri memnuniyet vericiydi. Tuna Dergisi’ne ve şahsıma gösterilen ilginin beni oldukça sevindirdiğini belirtmeden geçemem.
Avusturya Lisesi’ne büyük emekleri geçen, geçtiğimiz sene (23 Şubat 2021) vefat eden ve Feriköy Katolik Mezarlığı’nda toprağa verilen Hofrat Franz Kangler’i sevgi, saygı ve şükranla anıyorum. Gelin tam adıyla St. Georg Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulu’nu, bu okulun ana unsuru olan kişilerin anlatımıyla tanıyalım.
“SADECE SINAVLAR İÇİN ÖĞRENME ANLAYIŞI DEZAVANTAJ”
İlk görüşmecimiz okul müdürü Sayın Mag. Gernot Grabher oldu.
Öncelikle Avusturya ve Türk eğitim sistemi arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları değerlendirebilir misiniz?
Herr Grabher: Okul sisteminin yapısı temelde aynı. Avusturya’da da dört yıl ilkokul, ardından dört yıl ortaokul ve dört yıl lise var. Ancak, Avusturya’da ilkokuldan sonra dilbilgisi okulları ve ortaokullar olarak bir bölünme bulunuyor.
Temel fark, Türkiye’de iyi bir okula veya üniversiteye devam edebilmek için öğrenciler üzerinde çok fazla baskı yaratan merkezi sınavların olması. Türk öğrencilerin en azından başarılı olanları bu sınavlar konusunda genelde çok motive ve kararlı oluyorlar. Ama merkezi sınavların bir dezavantajı, öğrencilerin sadece sınavlar için önemli olan şeyleri öğrenmek istemeleri. Halbuki, iyi bir genel eğitim aynı zamanda birçok şey hakkında bilgi sahibi olmayı ve pek çok konuyla ilgilenmeyi içerir.
Avusturya Lisesi köklü bir geçmişe ve geleneğe sahip. Okulun kuruluşu, geçmişi ve hedefleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
St. Georgs-Kolleg, Almanca konuşan çocuklara iyi bir eğitim vermek amacıyla 1882 yılında kurulmuştur. Zaman içinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş, iki dünya savaşı ve diğer bazı zorluklara göğüs geren okulumuz, bugün de Türkiye’deki çocuklara eğitim vermeyi sürdürüyor.
Onlarca yıllık başarılı çalışmaları nedeniyle, St. Georgs Koleji Türkiye’de derin köklere sahiptir. Bu, her şeyden önce eğitim başarımızın ve yarattığımız kültürler arası dostluğun canlı birer örneği olarak mezunlarımızın Türkiye ve Avusturya’da gösterdiği faaliyetlerle anlaşılabilir.
Okulumuzun amacı, öğrencilerimizin hayatlarını başarılı bir şekilde şekillendirmelerini ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamaktır. Yurtdışında eğitim gören birçok mezunumuz bizi ziyarete geliyor ve bizle iletişim halinde kalıyor, böylece mezunlarımızın yolunu takip edebiliyoruz.
Mezunlarınız ağırlıklı olarak hangi bölümleri seçiyor?
Mezunlarımız; tıp, mühendislik, hukuk ve ekonomi gibi pek çok mesleki alanla ilgileniyor. Son yıllarda yurtdışında eğitim görme eğilimi arttı ve çoğu Avusturya veya Almanya’ya gitti.
Derecenin ve başarının faydaları neler?
Öğrencilerimiz Matura derecesiyle okulu bitirme şansına sahip oluyorlar. Bu onlara Avrupa Birliği’nde tanınan ve diğer tüm Avusturyalılar gibi Avrupa Birliği ülkelerinde okuyabilecekleri bir nitelik kazandırıyor.
“AİLELER EĞİTİMİMİZİN GENEL KALİTESİNİ DE TAKDİR EDİYOR”
Aileler neden çocuklarını bu okula gönderiyor?
Bazı ebeveynler, çocuklarını Almanca öğrenmenin ve belki de Almanca konuşulan ülkelerde eğitim almanın iyi bir fikir olduğunu düşündükleri için bize gönderiyorlar. Ancak çoğu ebeveyn, yalnızca dil bilgisi yönüyle ilgilenmekle kalmıyor, aynı zamanda eğitimimizin genel kalitesini de takdir ediyor.
Mezunlarla iletişiminiz nasıl devam ediyor?
Mezunlarımızla düzenli teması sürdürmek için yılda bir kez İstanbul ve Viyana’da Strudel Günü olarak anılan buluşmalar düzenliyoruz. Burada mezunlar ve öğretmenlerimiz bir araya geliyor ve eski günleri anıyor. Mezunlarımız ayrıca Paskalya Çarşısı gibi etkinliklere de severek katılıyor.
Bunların dışında mezunlarımız Graduate Association (İstanbul ve Viyana) ve Abolventenstiftung organizasyonlarıyla da iletişimde kalıyor. Yıl içerisinde çok sayıda etkinlik düzenleniyor ve öğrencilere burs desteği sağlanıyor.
Mezunlarınızın kariyerleri hangi yönde gelişiyor?
Bunu söylemek gerçekten zor, çünkü birçoğu kariyerini Türkiye’de, bazıları ise Avusturya veya başka ülkelerde sürdürüyor. Her iki ülkede de başarılı politikacılar, doktorlar, iş adamları, avukatlar, mimarlar, bilim adamları vb. var.
Geçenlerde bir müzik öğretmeni onuruna konser verdik ve Avusturya’da birkaç gün önce kaybettiğimiz Avusturyalı bir gazeteci ve şair hakkında sergi hazırlıyoruz.
“AKADEMİK BAŞARI VE DİSİPLİN HİÇ DEĞİŞMEDİ”
Rahmetli Herr Hofrat Franz Kangler’in yerine göreve başlayan Herr Alexander Jenner’in naif, bilgili, duyarlı, alçakgönüllü ve barışçıl duruşundan etkilendim. Ona, “Tuna Dergisi iki yılı aşkın bir süredir okurlarla buluşuyor. Tarihten sanata, kültürden gezi yazılarına geniş yelpazeli bir içerik sunuyor. Tuna Dergisi hakkında görüşlerinizi alabilir miyim?” sorusunu yönelttim. Yanıtı şöyle oldu:
“Tuna Dergisi ayrıştırıcı bir dili olmadığı için çok önemli bir köprü görevi yapıyor. Derginin atmosferini, tarihi ele almasını ve çok renkli oluşunu beğeniyorum. Tuna Dergisi’nin birleştirici özelliğini takdir ediyorum. Güzel ve doğru bir misyonu var. Tuna Dergisi’ne bu anlamda çok teşekkür ediyorum.” Bu güzel temennilerinden dolayı Herr Jenner’a biz de çok teşekkür ediyoruz.
“ANKETLERDE 12 YILDIR AYNI SONUÇ: OKULUMDAN MEMNUNUM”
Rehber öğretmen ve psikolojik danışman Ayça Turgut: Öğrencilerimiz okulumuzdan çok memnun. 12 yıldır yapılan, “Uluslararası Okul Memnuniyet Anketleri”nde öğrenci memnuniyeti her sene daha da yükseldi. Öğrenci rehberlik servisi olarak öğrencilerimizle görüştüğümüzde onlara, “Okulumuzu seviyor musunuz” diye soruyorum. Yüzde yüz oranında “Seviyorum” yanıtı aldım.
Genç öğrenciler oldukça bilinçliler. Okulumuzun yıllardır köklü bir disiplin anlayışına sahip başarılı bir eğitim sistemi var. Şiddetten uzak barışçıl bir ortam sunuyoruz. Öğrencilerimize yüksek öğrenime ve geleceğe hazır olabilecekleri bir akademik destek veriyoruz. Okulumuz, üç dilde eğitim imkânıyla da tartışılmaz bir değere sahip.
Öğrencilere “Avusturya Lisesi’nin nesini seviyorsun?” sorusuna alacağınız yanıt; “Okulumuz bana bir çizgi kattı, öz disiplin kazandırdı. Bugün çok yoruluyorum belki fakat ileride faydası olacak. Öğretmenlerimi seviyorum, aldığım eğitimin değerinin farkındayım. Test sisteminden uzak, anlayarak eğitim alıyoruz. Matura sistemi yüksek öğrenim ve iş dünyası için önemli, kıymetini biliyoruz.” yönünde olacaktır.
“EN İYİ İNGİLİZCE EĞİTİMİ VEREN OKUL”
Okulun müdür yardımcılarından Dr. Yasin Beşer, Almanca’nın yanı sıra İngilizce’de de ileri bir eğitim verildiğini aktardı. Avusturya Lisesi, İngiliz makamlarından “En İyi İngilizce Eğitimi Veren Okul” ödülü de almış.
Mezun öğrencilerin Türkiye’nin yanı sıra İngiltere, Amerika, Hollanda, Almanya ve Avusturya’da eğitimlerine devam ettiğini belirten Dr. Beşer, Avusturya Lisesi’nde günün şartlarına göre akademik başarı ve disiplin ilkesinin değişmediğini anlattı.
“LEVANTEN HOCALAR DİSİPLİNLİDİR”
Daha önce Tuna Dergisi’nde röportajı yayınlanan Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı evimizde konuk ettik. İlber Ortaylı Hoca, Tuna Dergisi’ni çok beğendiğini aktardı, kendisinde bulunmayan bir sayımızdan teslim aldı. Avusturya’da doğan İlber Ortaylı 1958-1960 yıllarında Avusturya Lisesi’nde yüksek Almancayı öğrendiğini dile getirdi. Levanten hocaların disiplinli olduğunu anlattı.
Tuna Dergisi’ni merakla incelediğini ve çok beğendiğini ifade eden İlber Hoca, “Baskı kalitesi ve içeriği güzel. Misyonu önemli.” ifadelerini kullandı. Avusturya Lisesi tarih öğretmenlerimizin de katıldığı sohbet çok keyifli ve heyecanlıydı. İlber Hoca’ya davetimizi kabul ettiği ve görüşlerini bizimle paylaştığı için teşekkür ettik.
SANKT GEORG TÜRKİYE’DEKİ EN İYİ EĞİTİM VEREN OKULLARDAN BİRİ
Lise son sınıf öğrencisi Doğa Demirel sorularıma özetle şu yanıtları verdi:
“Bizim okulumuz Türkiye’deki diğer okullara kıyasla daha zor ama girdiğim için hiç pişman olmadım, aksine çok memnunum. TEOG puanımla girebileceğim en iyi okula girmek istemiştim. Hep yurt dışında okuma ve yaşama hayalim de olduğu için Sankt Georg’u tercih ettim. Hem eğitim kalitesi çok yüksek hem de çok ilgili öğretmenlere sahip bir okul. Burada kesinlikle çok iyi ve ileri düzeyde bir eğitim alıyoruz. Okulumuzdan mezun olan arkadaşlar ziyarete geldiklerinde de burada öğrendikleri sayesinde üniversitenin çok daha kolay geçtiğini ve arkadaşlarının yeni öğrendikleri konuları kendilerinin çoktan lisede öğrendiklerini söylüyorlar. Zaten dersler çok verimli geçiyor, öğretmenlerimiz çok ilgililer ve sorumuz olan veya anlamadığımız kısımlarda hemen yardımcı oluyorlar. Koronadan dolayı okulların kapalı olduğu günlerde bile durumu çok iyi kontrol altına aldılar ve derslerimiz açısından hiçbir aksama yaşamadık, tabii ki evde daha fazla çalışmamız gerekliydi fakat diğer okullara kıyasla Sankt Georg’un bu durumu daha iyi yönetebildiğini düşünüyorum. Açıkçası hazırlık ve dokuzuncu sınıf çok yoğun geçiyor. Bir yılda yeni bir dil öğrenip diğer dersleri de bu dilde öğrenmek kesinlikle kolay değil. Fakat öğretmenlerimiz birçok materyal ve yöntem kullanarak Almancamızı geliştirmemiz için ellerinden geleni yapıyorlar. Zaten okulun temposuna alıştıkça ve Almanca seviyemiz ilerledikçe daha rahat ve kolay öğreniyoruz. Bence okulumuz Türkiye’deki en iyi eğitim veren okullardan biri. Ben mezun olduktan sonra Almanya’da psikoloji okumak istiyorum. Ama Viyana Üniversitesi’nin sınavına da girerek şansımı deneyeceğim.”

Doğa Demirel
Henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.