Tuna Dergi
BEGÜM HONÇA begumhonca@gmail.com Nice efsanelere, savaşlara tanıklık etmiş, sadece bununla kalmayıp şiirlere ve hikâyelere konuk olmuş Tuna Nehri’ni yakından tanımak, anlamak ve hissetmek için...

BEGÜM HONÇA
begumhonca@gmail.com

Nice efsanelere, savaşlara tanıklık etmiş, sadece bununla kalmayıp şiirlere ve hikâyelere konuk olmuş Tuna Nehri’ni yakından tanımak, anlamak ve hissetmek için belki de en güzel yol nehir boyunca pedal çevirmek. Rüzgârda uçuşan saçlar, özgürlük. Bir tarafınızda Tuna, diğer tarafınızda sürekli değişen bir manzara. Dağlar. Bazen köyler. Belki hiç faaliyete geçmemiş bir nükleer santral. Arada bir kale yıkıntısı veya set set üzüm bağları. Bir kilise. Bazen dümdüz, düşüncelerinizde kaybolmanıza imkân veren bir delta. Yorulduğunuzda kenarında soluklanabildiğiniz Tuna…

 

Çok masalsı ama çok da gerçekçi. Hayatın kendisi gibi. Tuna bisiklet yolu işte böyle bir rota. Aslında Tuna Nehri’nin doğduğu Donaueschingen’den Karadeniz’e döküldüğü Romanya’daki Sulina’ya kadar 2850 kilometre boyunca bisiklete binmek mümkün. Ama ben bu yazıda çoğumuz için daha ulaşılabilir olan Viyana-Melk ve Viyana-Bratislava etaplarından bahsetmek istiyorum. Bu etapların tamamında köprü iniş-çıkışları hariç kayda değer bir yükselti bulunmuyor. Mesafeyi doğru seçerseniz, küçük çocuklarla da yapabileceğiniz aile boyu bir etkinliğe dönüşebilir. Ayrıca bu etapların büyük bir kısmı, akan trafikten ayrı olarak yapılmış bisiklet yolundan ilerliyor.

Özellikle Viyana-Melk etabı, 2016 yılındaki bir sayıma göre Tuna bisiklet yolunun en çok pedal çevrilen etabıymış.[1] Aslında bu çok da şaşırtıcı değil. Bu etap, 120 kilometreden biraz uzun ama bu mesafe sizi korkutmasın! Rotanın hemen hemen her noktasına trenle ulaşım çok kolay, bu da rotayı istediğiniz gibi kısaltma şansına olanak tanıyor. Bölgesel trenlere binerek (R, REX ya da S-Bahn) bisikletinizi yanınıza almanız mümkün. Manzarayı bir de Tuna’nın gözünden görmek isterseniz, gemiyle bile ulaşım şansınız var. Yol boyunca bisikletçilerin ihtiyaçlarını gözeten tesisler, pansiyonlar da cabası.

PÜF NOKTASI:

SÜRÜŞ YÖNÜNÜZÜ RÜZGÂRA GÖRE BELİRLEYİN

Eğer daha önce görece uzun mesafelerde veya şehir dışında bisiklet sürmediyseniz, dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Rüzgârın yönüne göre sürüş yönünüzü seçmelisiniz. Karşıdan esen rüzgâr sizi daha çabuk yoracaktır ama arkanıza aldığınız rüzgâr sizin en büyük destekçinizdir. Yanınızda yeteri kadar su ve yiyecek bulundurmanız çok önemli. Tuna bisiklet yolu bu konuda çok imkân sunsa da tedbirli olmakta kesinlikle yarar var. Ara ara mola verip ufak tefek şeyler atıştırmak enerjinizi artıracaktır. Yola çıkmadan lastikleri kontrol etmek de asla atlamamanız gereken bir adım. Sinek kovucu sprey, özellikle biraz geç saate kalırsanız hayat kurtarıcı görevi görüyor. Güneş kremi de unutulmaması gerekenlerden. Yedek iç lastik, lastik değiştirme aletleri ve ufak bir el pompası da yanınıza alabileceğiniz ekipmanlar arasında. Tuna bisiklet yolunda özellikle Viyana-Melk etabında hep asfalt yolda gidildiği için şart değil elbette lakin ben sütten ağzım yandığı için artık yoğurdu üfleyerek yiyenlerden oldum ve unutmadığım sürece yanımda bu ekipmanları taşıyorum.

EŞSİZ BİR GEZİ ROTASI

Viyana-Melk etabını istediğiniz gibi kısaltmak mümkün demiştim. Viyana-Tulln (40 km), Viyana-Klosterneuburg (13 km), Tulln-Krems (45 km), Krems-Melk (40km), Viyana-Greifenstein (23 km) bu seçeneklerden sadece birkaçı. Eğer Viyana-Melk etabındaki bütün görülecek yerleri hakkını vererek ziyaret etmek istiyorsanız, kesinlikle birkaç gün ayırmanız gerek. Tüm rotayı gideceğinizi varsayarsak, Viyana’dan yola çıktığınızda 13 km sonra sizi ilk Klosterneuburg manastırı karşılayacak. Manastırı ve şarap mahzenlerini rehberli tur eşliğinde gezmeniz mümkün. Tulln’a yaklaşırken Greifenstein kalesi, Tulln’da ise Egon Schiele Müzesi ve Tulln bahçeleri sizi bekliyor. Kendi hâlindeki Tulln’u arkanızda bıraktıktan sonra, birkaç fabrika ve tarla eşliğinde Avusturya’nın inşa edilmiş ama referandum kararıyla hiç kullanıma alınmamış nükleer enerji santralinin bulunduğu Zwentendorf’a ulaşıyorsunuz. Santrali gezmek ancak önceden rezervasyon yaptırma şartıyla çok kısıtlı zamanlarda mümkün. Krems an der Donau-Melk arası belki de bu etabın gerçekten en güzel kısmı; UNESCO Kültür Mirası olan Wachau vadisinin başladığı nokta. Karikatür müzesi, sanat galerileri, tarihî şehir merkezi ve Wachau kayısısından yapılan ürünlerin satıldığı dükkânlarıyla “Tamam mı, devam mı?” kararı verirken zorlanacağınız bir şehir. Krems’in gölgesinde kalan, hemen yanı başındaki kardeş şehir Stein an der Donau da Orta Çağ’dan kalma sokaklarıyla büyüleyici.

Tuna bisiklet yolunda pedal çevirenlerin sürekli tartışmak zorunda kaldıkları konulardan biri, Tuna’nın hangi kıyısında rotayı takip edecekleri. Ben, Krems’e kadar genelde güney kıyıdan (Tulln’un olduğu kıyıdan) gitmeyi tercih ediyorum. Krems’ten Melk’e ise kuzey kıyıdan yani Krems’in olduğu kıyıdan devam ediyorum. Kasabaların ve bağların arasından geçmek, istediğim anda mola verebileceğim yerlerin olması bana daha cazip geliyor. Bu kıyıda Krems ve Stein dışında Wachau’nun en bilinen kasabaları olan Dürnstein, Weißenkirchen ve Spitz bulunuyor. Özellikle Dürnstein çok iyi korunmuş merkeziyle sizi tekrar Orta Çağ’a götürüyor. Şehrin kapısından bisikletinizle giriş yaptığınızda kaskınızı zırh, bisikletinizi de beyaz atınız gibi hissedebilirsiniz. Kendinizi yine de çok kaptırmayın ve Wachau’nun belki de en turistik kasabasının keyfini çıkarın. Wachau Vadisi şaraplarıyla meşhur lakin bisiklet kullandığınız için alkollü içecekleri tüketirken bunun bilincinde olmanız çok önemli. Yerel restoranlarda yemek istiyorsanız da Heurigenkalender denen takvimde heurige’lerin[2] açılış günlerine bakabilirsiniz. Çoğu sadece belli günlerde/haftalarda açık oluyor ve takvime bakmadan geldiğinizde kapalı kapılarla karşılaşabilirsiniz. Bu arada heurige’ye gittiğinizde tabii ki şarap yerine üzüm suyu veya Wachau’da yetişen kayısılardan yapılan kayısı suyunu içebilirsiniz. Viyana yönünden gelirken Wachau’nun bittiği şehir olan Melk sizi görkemli katedraliyle karşıladığında belki çok yorulmuş olacaksınız ve muhtemelen o son köprü çıkışı sizi canınızdan bezdirecek. Lakin köprünün ortasında durup nefeslendiğinizde, Tuna’ya o gün için son bir bakış atacaksınız ve size yoldaş olduğu için teşekkür edeceksiniz belki…

DÜŞÜNCELERİNİZLE BAŞ BAŞA, TUNA İLE BAŞ BAŞA

Eğer amacınız bisikletle özgürlüğün tadını çıkarmak ve Tuna’yı gözden kaybetmemekse, işiniz biraz daha kolay çünkü Tuna bu etapta kendisini yolculardan hiç sakınmıyor, saklamıyor. Siz onu izlediğinizi sanırken, aslında hep o sizi izliyor. Şehirlerle, köylerle, üzüm bağlarıyla ve tepelerle bütünleşiyor, Tunasız hayal edemez oluyorsunuz gördüklerinizi. Tuna olduğu için hepsi var. Bu düşüncelerle pedalları çevirdikçe gördüklerimin hepsine daha çok anlam yükledim. Gözüme daha da güzel gözüktü her şey. Bu bölgeye arabayla çokça gelmiş olmama rağmen bisikletle yaşadığım hisler bambaşkaydı.

Viyana-Melk etabı kadar göze hitap etmese de Tuna’ya sınırların ötesinde bisikletle eşlik etmek 65 kilometrelik Viyana-Bratislava etabını ayrı bir yere koyuyor. Bu etapta Tuna şehirli olmaktan çıkmış, kendisine dönmüş, hayat veren bir nehir olduğunu hatırlamış gibi, biraz yabani. Her zaman kendisini göstermiyor ama orada olduğunu hep hissettiriyor. Sessizlik ya da kuşların sesi. Ortası yok bu etapta. Zaman yavaş akıyor. Tekdüze. Düz. Hayatın aksine inişsiz ve çıkışsız. Düşüncelerinizle baş başa. Tuna ile baş başa. Belki de hepimizin zaman zaman özlediği bir tempoyla. Ta ki sınırı, sınır kenti Hainburg an der Donau’ya gelene kadar. Hainburg’da Tuna yavaş yavaş kentli yaşama tekrar hazırlık yapıyor, kendini saklamıyor. Bratislava’da ise şehrin ortasında, kendini hiç saklamadan akmaya devam ediyor ve Tuna’yla beraber hayat da şehirli tempoya geri dönüyor.

Eğer bir bisiklet turundan beklentiniz kendinizi keşfetmekse, bu etap zihinsel olarak size bu şansı sunuyor. Bu demek değil ki her şey tekdüze ilerliyor. Rotaya çok yakında bulunan Schloss Orth ve Schloss Eckartsau sarayları ve tabii ki Bratislava turunu renklendirmek için birebir! Aklınızda bulunması gereken tek şey, bu etabı kişiselleştirmenin veya kısa kesmenin Viyana-Melk etabı kadar kolay olmaması. Yine de Bratislava’ya kadar gitmeden Hainburg’dan Viyana’ya dönmek mümkün.

Tuna bisiklet yolunda bisiklet sürmek bazen ailenizle ve arkadaşlarınızla yapabileceğiniz sportif ve turistik bir aktivite, bazense Tuna eşliğinde kendi benliğinize, düşüncelerinize, algılarınıza özgür bir yolculuk. Siz ne olmasını isterseniz o. İşte bu yüzden bu kadar güzel.

  1. https://www.donau.com/de/donau-niederoesterreich/infos-service/presse-b2b/presse/donauradweg-jaehrlich-680000-radfahrer-zwischen-passau-und-wien/8b5a4893dd3957c2728eda4c59d4d822/?tx_news_pi1%5Bcontroller%5D=News&tx_news_pi1%5Baction%5D=detail
  2. Heurige: Avusturya’ya özgü şarap içilen meyhane. Şarabın en azından bir kısmının heurige sahiplerinin kendi üretimi olması gerekir.

 

Henüz yorum yapılmamış.

İlk yorumu siz yapın.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir