


Editörden
YENER GÜNEŞ
yenergunes@tunadergi.com
İlk sayımızdan bu yana yazı kurulumuzun değişmez sorusuydu: “Tuna’yı ne zaman kapak konusu yapıyoruz?” Ve işte zamanı geldi. Geç oldu, güç olmadı.
Değerli ağabeyim Selçuk Ülger, Tuna dergimizi şu satırlarla selamlamıştı: “Şimdi Tuna, salt Avusturya’yı güzelleştiren bir nehir olmakla kalmadı, sanatsever gençlerin büyük emeği ve imecesiyle çıkarılan Avusturyalı bir derginin adı oldu. Ad olduğu şiirlere, türkülere, öykülere, romanlara ayrı bir güzellik katan Tuna, dergimizin kapağına da çok ama çok yakıştı…”
Tuna’nın keşfine çıkıyoruz bu sayımızda…
*****
Önce Tuna’ya dair bazı bilgiler:
- Avrupa’nın en uzun ikinci nehri. (Birinci Volga).
- Nehrin uzunluğu tamı tamına 2.852 kilometre.
- Nehir havzası 801.463 kilometre kare. Toplam alanı ile Avrupa’nın en büyük ikinci nehir havzası.
- Dünyanın en büyük tatlısu balığı olan Mersin balığının da yaşam alanı.
- Pek çok canlı çeşidine ev sahipliği yapıyor. Dört binden fazla hayvanı, yüzden fazla bitki türünü barındırıyor.
- Karaormanlar’dan başlayıp 10 ülkeden geçerek Karadeniz’e dökülüyor: Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna ve Moldova. Tuna’nın en uzun yolculuğu Romanya’da.
- Dört başkentten geçiyor: Belgrad, Bratislava, Budapeşte ve Viyana.
- Doğrudan Tuna kıyısında olmayan ama Tuna Havzası dâhilinde olan başkentler: Bükreş, Sofya, Zagreb, Ljubljana, Saraybosna.
- Roma İmparatorluğu’nun uzun süre sınırını teşkil etmiş. Bugün de Balkanlar’da birçok ülkenin sınırını oluşturuyor.
- Eski çağlardan beri önemli bir ticaret yolu olmuş. Toplam uzunluğunun 2.415 kilometresi su taşımacılığına elverişli.
- Karadeniz’e dökülmesinin yanında, bir kanal aracılığıyla Main Nehri üzerinden Ren Nehri’ne de bağlanır. Dolayısıyla Kuzey Denizi ve Atlas Okyanusu ile de bağlantılıdır.
- Üzerindeki santraller sayesinde önemli bir enerji kaynağı. Aynı zamanda önemli bir içme suyu kaynağı.
- Birçok ülkede Tuna’yı kapsayan millî parklar ve doğal yaşamı koruma alanları bulunuyor.
*****
Tuna kıvrım kıvrım, kendinden emin akışıyla Avrupa kıtasının yarısına dokunur geçer.
Kimimiz “nazlı” demişiz Tuna’ya kimimiz “deli”… Ama ne dilimizden düşürmüşüz Tuna’yı ne de gönlümüzden… Gönüllere hasret yüklüyor çünkü Tuna…
“Karaorman’dan geleydîn, Karadenîz’e döküleydîn, Mavîleşeydîn, mavîleşeydîn, mavîleşeydîn…” dizeleriyle oğluna olan hasretini dile getirir Nâzım Hikmet.
Türk-Macar dostluğunun gelişmesinde, Gül Baba Türbesi’nin yeniden ziyaretgâh ve müze hâline getirilmesinde büyük hizmetleri geçen Bükreş ve Budapeşte’de bürokratlık, diplomatlık görevlerinde bulunan şair, öğretmen Enis Behiç Koryürek, “Tuna’nın üstünde güneş batarken, sevgili yurdumu andırır bana.” dizeleriyle dışa vurur vatanına duyduğu olanca hasretini.
****
Yazarımız İsmail Tosun Saral, Türk tarihinde önemli bir yer tutan isimlerin dizelerinde Tuna’nın nasıl yer bulduğunu etraflıca anlatıyor yazısında.
Sadece türkülerde, şiirlerde değil, destanlarda da karşımıza çıkıyor Tuna. Arkadaşımız Kağan Kaya yazısında Tuna ile ilişkili iki efsanevi figürü kısa, özlü ve vurucu olarak aktarıyor okuyucularımıza. Peki, sizce Tuna bu efsanelerde kadın olarak mı tasvir edilmiştir yoksa erkek mi? Yanıtını, “Tuna Efsaneleri” başlıklı yazısında bulacaksınız. Kağan Kaya’nın bu yazısı, sizleri Tuna hakkında daha derinlikli bir araştırma yapma konusunda teşvik edici olacak.
Tuna’nın şiiri, türküsü, destanı olur da valsı olmaz mı? O da var: olduğu “An der schönen blauen Donau” (Güzel Mavi Tuna). Orkestra şefi Martin Kerschbaum, “Johann Strauss II (Oğul) ve Güzel Mavi Tuna Üzerine” başlıklı yazısında, “Güzel Mavi Tuna” isimli eserin erkek korosuna uygun bir şekle uyarlandığını ve eserin ezgisinin (sözleri) o dönemin siyasi ve sosyal gelişmelerini, Viyana’daki durumları içinde barındırdığını vurguluyor.
“Rüzgârda uçuşan saçlar, özgürlük. Bir tarafınızda Tuna, diğer tarafınızda sürekli değişen bir manzara. Dağlar. Bazen köyler. Belki hiç faaliyete geçmemiş bir nükleer santral. Arada bir kale yıkıntısı veya set set üzüm bağları. Bir kilise. Bazen dümdüz, düşüncelerinizde kaybolmanıza imkân veren bir delta. Yorulduğunuzda kenarında soluklanabildiğiniz Tuna…” Gezgince köşemizin daimî yazarı Begüm Honça, bu satırlarla yazının içine çekiyor okurlarımızı. Honça, şehir dışında ya da uzun mesafelerde bisiklet sürmek isteyenlere yol göstermeyi, uyarılarda bulunmayı ihmal etmiyor. Tuna ve bisiklet tutkunlarının mutlaka okuması gereken bir yazı.
Tuna upuzun yolculuğunda onlarca dere ile kucaklaşır. İşte o derelerden biri de Wienfluss’tur. Bu akarsu “Viyana’nın çevre ve şehir tarihi açısından büyük öneme sahip” imiş. Bilmiyorduk, Kağan Kaya’nın “Tuna’nın Viyana’daki kardeşi: Wienfluss” başlıklı yazısından öğrendik. Meraklıları tarafından keşfedilmeyi beklemektedir. Kaya, Wienfluss’un dünden bugüne seyrine dair bilgiler sunmakla kalmıyor, bu önemli derenin geleceğine ilişkin de önemli bir yorumda bulunuyor. O yorumu yazıda arayıp bulmak okura düşüyor.
*****
Dosya bölümümüzün bu sayıdaki konusu, “Merkeziyetsiz teknolojiye dönüşüm.” Arkadaşlarımız Kutay Baysal, Umutcan Karakaş ve E. Barlas Ön, birbirini tamamlayan üç ayrı yazıda konuyu bütünlüklü olarak ele alıyor. “Merkeziyetsiz bir gelecek mümkün mü?” sorusu sıklıkla tartışılıyor. Merkeziyetsiz dünyaya ilk adımların çoktan atıldığını savunan da var, bu görüşe katılmayan da. Konu özgürce tartışılmayı hak ediyor. Arkadaşlarımız yazılarıyla konuyu okurlarımızın gündemine taşıyor.
*****
Dergide yer alan her yazıdan bahsetmemiz imkânsız. Şu kadarını söyleyelim, “Bilim ve Kültür Sanat” dergisi olma iddiamızın altını dolduracak çeşitlilikte, nitelikli yazar ve yazılarla elinizden düşürmeyeceğinize inandığımız bir sayıyla karşınızdayız. Kuşkusuz sizlerin bu sayıyı nasıl bulduğunuz bizler için oldukça değerli. Dergiye ilişkin görüş ve önerilerinizi bize ulaştırmanızı bekliyoruz.
*****
Tuna’ya güç veren, yaşaması için her türlü desteği sunan siz değerli okurlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tuna’nın yüreklerine dokunmayı başardığı herkese saygılarımızı ve selamımızı iletiyoruz.
On beşinci sayıda buluşmak dileğiyle.
Henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.