Tuna Dergi
Gurbetçi olmak Gurbetçi olmak
CEM DENİZ TATO cemdeniztato@gmail.com Şu sıralar Türkiye’de derin bir iç çekişten sonra en sık duyduğumuz cümlelerden biridir,  “Ah! Şimdi yurtdışında yaşamak vardı…” Evet, mesela... Gurbetçi olmak

CEM DENİZ TATO
cemdeniztato@gmail.com
Şu sıralar Türkiye’de derin bir iç çekişten sonra en sık duyduğumuz cümlelerden biridir,  “Ah! Şimdi yurtdışında yaşamak vardı…” Evet, mesela ben, yaşadım bir süre. Birçok insanla karşılaştım Viyana’da, kâh öğrenci olarak okumaya gelenler, kâh maddi kaygılarla herhangi bir işte çalışmaya gelenler yahut bir hiçliğin ortasında kalıp kaçarak gelenler… Tanıdık gelenleri vardır belki size de… İşte bunların bütününe ‘gurbetçi’ diyoruz biz. İçinde bizim de olduğumuz, sahi, düşündüm de biz hangisiyiz?
Sanat aşkıyla, doğasıyla, insana olan saygısıyla Avusturya pek güzel bir ülkedir. Ve ilginçtir, buradaki insanlarda en çok imrendiğim oldukça sistemli çalıştıkları. Şu “Alman disiplini” dediklerinden, dakikliğinden, aldıkları işin tamamını zamanında ve mükemmel yaptıklarından işte. Biz de deniyoruz ama biz Türk’üz be abi!
Avusturya’da yaşayan Türkler özellikle ekonomik konuda kendi savaşlarını veriyor. Çoğunluğu çalışıp ailesine bakıyor, bazıları ise tamamen Avusturyalı olmuş. Elbette ki başka bir ülkede yaşamak, sürekli vize sorunlarıyla uğraşmak zordur. Burada doğmuş veya küçük yaşta gelip vatandaşlık almış insanlar için geçerli değildir bu. Fakat onlar için de durum biraz kafa karıştırıcı… Pardon, hangi memlekete aitiz?
Şunu unutmamalıyız ki; nerede olursak olalım, ne kazanırsak kazanalım, özümüzü, bizi biz yapan değerlerimizi her zaman hatırlamalı ve bunlara sahip çıkmalıyız.
Sanat diyordum, ona duyulan sevgi ve sanatı yaşatma savaşı, insanların düzgün yaşayabilme çabası, iyisi, kötüsü, zengin ile fakirinin farkı, bunlar elbette ki her yerde bulunan skalalar. Fakat sanata verilen apayrı bir değer var Avusturya’da. Bir kere müthiş bir sanat aşkı bulunuyor. Mimari açıdan tarihi yapılara sahip olan bu ülkede sık sık opera, tiyatro, sinema festivalleri yapılıyor, düzenli olarak balolar organize ediliyor. Bizi mest eden kısmı da bu sanırım. Görseniz, tüm bu şenlikler insanın ruhunu doyuruyor resmen. Yalnız ileri yaştaki insanlar gibi daha da fazla gençlerin, gençlerimizin gitmesini isterdim. Sosyal medyanın içine çektiği gençliği tekrar sanata döndürebilmek için biraz daha vakte ihtiyacımız var gibi görünüyor.  
Bu noktada Türkiye’ye dönersek, ne yazık ki şu an daha çok geleneklerimizi göreneklerimi unutup batıya özenme yaygın bir durumda. Sanata olan ilgimiz müthişmiş gibi fakat sanat yaparken salt sanatı düşünemiyoruz. Bir şekilde dönüp dolaşıp sistemi eleştiriyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

İlk yorumu siz yapın.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir