


Editörden
YENER GÜNEŞ
yenergunes@tunadergi.com
Hep duyarız ya hani, “İstanbul’da yaşayıp da İstanbul’u görmemiş insanlar var” diye.
Viyana’da yaşayıp da Maria Theresia anıtını görmeyen yoktur.
Naturhistorisches (Doğa Tarihi) ve Kunsthistorisches (Sanat Tarihi) müzelerinin tam ortasında, Maria Theresia Meydanı’nda yer alan bu anıtın yüksekliği 19 metre imiş. Maria Theresia heykelinin yüksekliği ise 6 metre. Anıtı dönemin komutanları, danışmanları ve sanatçıları çevrelemiş.
Maria Theresa anıtı imparatorluğun en önemli abidelerinden biri olma özelliğine sahiptir. Kaspar von Zumbusch tarafından inşa edilen anıtın yapımı 13 yıl sürmesine karşı gün yüzüne Kraliçe Elizabeth’in (Sissi) girişimleriyle 1888’de meydana yerleştirilmiştir.
Maria Theresa kamusal alanda yaptığı reformların yanında finansal ve zirai alanlarda da iyileştirmeler yapmıştı. Yanı sıra Theresa, Habsburg Monarşisi için önemli olduğu kadar Avusturya tarihi içinde çok önemli bir yer işgal etmektedir.
Theresa’nın 40 yıl süren iktidarının 1. evresinin (1740-1765) büyük bölümü savaşla geçmesine karşı 2. evresi (1765-1780) oğlu II. Joseph’le birlikte yönettiği imparatorluk daha reform ağırlıklı bir dönem olmuştu.
18. YÜZYILIN PERDESİ ARALANMAYI BEKLİYOR
Tam ismi ile Maria Theresia Walburga Amalia Christina, Avusturya için hala önemli bir kişilik.
Tarihe damgasını vuran bu güçlü kadını dergimize kapak yapmak için iki kez adım attık, ancak planladığımız içeriklere ulaşamamış olmamız, konuyu iki kez ertelememize neden oldu. Sağ olsun, Dr. Fatih Karabulut ile omuz omuza çalışarak okuyacağınız kapak dosyasının ortaya çıkmasını sağladık.
Avusturya tarihinin en büyük hükümdarlarından biri olan İmparatoriçe Maria Theresia, Osmanlı-Avrupa ilişkilerinde de önemli bir yer tutuyor. Buna rağmen, pratiğimiz gösterdi ki, 18. yüzyıl Osmanlı-Avrupa ilişkileri gölgede kalmış. Şaşılacak iş ama ne yazık ki, yeterli ilgiyi görmüyor.
18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu için bir dönüşüm yüzyılı. Devlet bürokrasisinin Avrupa siyasetine aktif bir şekilde katılım gösterdiği bir dönem. Dileriz gereken ilgiyi görür, genç tarihçilerin ilgisini çeker.
KAPAK DOSYAMIZ ÖNEMLİ BİR KILAVUZ NİTELİĞİNDE
Sözü çok uzatmayalım. Maria Theresia’nın taht serüvenini Dr. Fatih Karabulut’un kaleminden okuyacaksınız. Karabulut’un ayrıntılı makalesi Maria Theresia’nın mücadelesine, kişiliğine ayna tutmakla kalmıyor, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avusturya Veraset Savaşları’na bakışına ilişkin de önemli bilgiler içeriyor.
Araştırma Görevlisi, Mert Can Erdoğan, Viyana ve Berlin’de önemli sefaret görevlerinde bulunmuş Osmanlı devlet adamı Ahmed Resmi Efendi’nin gözünden, Maria Theresia’nın hükümdarlık yıllarını da içeren XVIII. yüzyıl ortalarında Avrupa İktisadî Düzeni ve Alman Kameralizmi konusunu ele alıyor. Böylece dönemin koşullarını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Bilge Kağan Kaya, Avrupa monarşilerini tarihsel boyutuyla ele aldığı makalesinde Avrupa tarihinin en önde gelen hanedanlarından olan Habsburg Hanedanı’nın köklerine hem de soy ağacına ilişkin bir kılavuz sunuyor.
Maria Theresia’nın yaşamındaki en büyük eserlerinden belki de en önde geleni, yazar Martin Mutschlechner’in ifadesi ile “en önemlisi” Schönbrunn Sarayı. Maria Theresia’nın adıyla özdeşleşmiş bu sarayı ve Kraliçe ile ilişkisini ele alan Martin Mutschlechner imzalı makaleyi Senar Ülger’in çevirisi ile okuyacaksınız.
Arkadaşlarımız Tülin Gökdemir ve Emre Er, Viyana Diplomasi Akademisi (Diplomatische Akademie) başkanı Büyükelçi Emil Birx ile akademinin kuruluşundan günümüze kadar ki serüvenini konuştu. Akademi’nin Osmanlı ile ilişkileri bakımından önemi oldukça dikkat çekici…
SEÇKİN YAZARLARI VE NİTELİKLİ İÇERİKLERİ SİZLERLE BULUŞTURMAYA DEVAM EDİYORUZ
Her yazı ve her yazarımıza ayrı ayrı değinmek isterdim, ancak bir sayfaya sığdırmak imkânsız. Seçkin isimleri, nitelikli ve doyurucu yazıları okuyucularımızla buluşturduğumuz inancındayız.
Bu sayıya katkı sunan yazarlarımız; Dr. Fatih Karabulut, Mert Can Erdoğan, B. Kağan Kaya, Martin Mutschlechner, Senar Ülger, Tülin Gökdemir, Emre Er, Ahmet Korkmaz, Prof. Dr. Necdet Hayta, İsmail Tosun Saral, Gizem Serin, E. Barlas Ön, Oğuzhan Altay Sezer, Ahmet Arpad, Attila Doğer, Gökhan Ergüt, Umutcan Karakaş, Selçuk Ülger, Bedriye Korkankorkmaz, İsa Küçük, Ünsal Çankaya, Ruhi Türkyılmaz, Egemen Cantürk, Ünsal Çankaya, Hüseyin Haydar, İlayda Buse Bakış, Begüm Honça, Murat Karaege, Dr. Eren Ekin Ercan ve Mustafa Bilgin’e, yazı kurulu üyelerimize, dergimizin basımında ter döken matbaa işçilerine, dağıtımında rol oynayan postane çalışanlarına, şoförlere, dergimizin ilk sayıdan bu yana tasarımını yapan Coşkun Doğan arkadaşımıza, abonelerimize yüreği bizimle çarpan herkese içtenlikle teşekkürlerimizi sunuyoruz.
*****
Ocak ayında, 13. sayımızla, buluşmak dileğiyle.
İyi okumalar…
MEHMET EMİN ORPEN
Ekim 9, 2021 #1 AuthorSAYIN EDİTÖR ; BU KAPAK KONUSU BİR TÜRK OLARAK , İNSANIN VİYANA’YI GÖRMEK İÇİN CAN ATASI BİR KAPSAMDA HAZIRLANMIŞ.BEN DAHA ÖNCE VİYANA’YA 3 GÜNLÜK BİR TUR İÇİN GELDİM.ANCAK ÇEKYA’ DA Český Krumlov’ U GEZERKEN ÇOK ÜŞÜTMÜŞ OLDUĞUMDAN 3 GÜN OTELDE ATEŞLER İÇİNDE YATTIM.SONUÇ OLARAK VİYANA HAVASINI SOLUMAMA RAĞMEN UZUN YILLAR BOYUNCA DÜNYANIN EN YAŞANILIR ŞEHRİ İLAN EDİLEN BU ŞEHRİ GEZMEK VE GÖRMEK ŞANSINA ULAŞAMADIM.PİRAMİT OTEL ŞEHRİN TAM OLARAK NERESİNDE BİLMİYORUM , BEN ; SİZİN ŞEHRİNİZDE 3 GÜN YAŞADIM VE GÖNLÜMÜN HEMŞEHRİSİ OLDUM SİZİNLE .SEVGİ VE SAYGILARIMLA
Yener Güneş
Ekim 11, 2021 #2 AuthorSayın Mehmet Emin Orpen,
Son sayımızın kapak konusunu beğenmenize çok ama çok sevindik.
Dileriz yolunuz, bu güzel şehre, Viyana’ya yeniden düşer.
Görüşmek dileğiyle ve içtenlikle saygılar, selamlar.