


KUTAY BAYSAL
kutaybaysal@gmail.com
Hepimizin özellikle son dönemde sıklıkla duyduğu yeni gelişmekte olan bir internet, teknoloji ve finans kavramı: “WEB 3.0” Bu kavramın ne olduğuna ve gelecek için bize sağladığı fırsatlara değinmeden önce, ilk olarak “web”in tarihçesinden ve diğer WEB 1.0 & 2.0 modellerinin içeriğinden bahsedelim.
İnternet ve web terimleri aynı olguyu tanımlamaz. Zira web, sadece internet üzerinde çalışan bir servistir. Web kavramı, 1989’da CERN’de bir bilgisayar programcısı olan Tim Berners-Lee’nin HTML adlı metin işaretleme dilini geliştirmesiyle oluşmuştur. Bugün de kendisinin başkanı olduğu W3C (World Wide Web Consortium) tarafından standartları belirlenmektedir. [1]

Cern Laboratuvarı’nda geliştirilen ilk web sayfasının görüntüsü [2]
WEB DEVRİMİNİN SONRAKİ AŞAMASI: SOSYAL MEDYA
2000’li yılların başından itibaren özellikle sosyal medyanın da gelişmeye başlamasıyla birlikte başta Google ve YouTube olmak üzere Facebook ve Twitter gibi bugünün önde gelen sosyal medya şirketleri de web üzerindeki bu devrimin sonraki aşamasına öncülük ettiler. WEB 1.0 aşamasındaki merkezî içerik üreticisi rolüne ilave olarak bu defa kullanıcıların da kendi içeriklerini üretmelerine olanak sağlayan site ve uygulamalar geliştirildi. Bu site ve uygulamalarla birlikte artık internet kullanıcıları da kendi blog sayfalarında makale ve çalışmalarını yayımlayabilir, kendi çektikleri fotoğraf ve videoları internete yükleyebilir, başkalarının içerikleri hakkında beğeni ve yorum yapabilir, kısacası kendi hayatlarını internet aracılığıyla tüm dünyaya yansıtabilirlerdi. İşte web dünyasında çığır açan bu ikinci devrimi de WEB 2.0 olarak tanımlıyoruz. Ayrıca teknolojinin bu dönemde akıllı telefon, tablet ve cep bilgisayarı gibi pratik ve taşınabilir donanımsal gelişmeleri de hızlandırmasıyla birlikte WEB 2.0’ın kullanımı ve yayılımı çok süratli bir şekilde gerçekleşti. Artık herhangi bir web sitesi ya da uygulama kullanıcısının istediği zaman istediği yerde bir tweet ya da fotoğraf paylaşabilmesi sayesinde içerik üretim hızı saniyelere kadar düştü. Özellikle Y ve Z jenerasyonları dediğimiz, direkt olarak sosyal medyayla büyüyen genç kuşağın önderlik ettiği bu süreç, asıl amaç olan bilginin yayılmasının ötesinde kimi zaman bilgi kirliliğiyle de sonuçlanmaktaydı. Öyle ki “sosyal medya dili” denen ve tamamen bazı içerik üreticilerinin “fenomenleşmesiyle” ortaya çıkan bu yeni etkileşim modeli, üst jenerasyonların son derece hızlı gelişen bu çağa uyum sağlamalarını da zorlaştırdı.
WEB 2.0 sürecinin ilginç özelliklerinden bir tanesi de yine WEB 1.0’daki gibi tüm kontrolün merkezî bir sistemde toplanmasıdır. Her ne kadar kullanıcılara kendi içeriklerini üretme imkânı sağlansa da üretilen tüm bu içerik ve onu üreten kullanıcıların tüm kişisel bilgileri ilgili web sitesi ve uygulamanın tedarikçisi olan şirket tarafından saklanır. İşte bu şirketlerin asıl motivasyonu da üzerinde veri madenciliği yapabileceği bu değerli bilgilere sahip olmaktır. Günümüzde en önemli güç bilgidir. Kullandığımız ücretsiz uygulamalarla her ne kadar cebimizden bir şey çıkmıyor diye düşünsek de aslında yarattığımız içerikler, girdiler ve bunlar için harcadığımız zamanla karşı tarafa ücretsiz veri sağlıyoruz. Buna bir de kişisel verilerimiz eklenince, bu büyük merkezî sistemlerin istemeden de olsa daha da güçlenmesine katkıda bulunuyoruz. Facebook şirketinin geçmişte kullanıcılarının kişisel verilerini 3. kişilere satmaktan dolayı yargılandığını hatırlıyoruz. Aynı zamanda Whatsapp ve Instagram veri güvenliği ve benzeri davalarla da çoğu kez gündeme geldi. İşte tüm bu gelişmeler bize merkeziyetsiz bir sistemin ihtiyacını hissettiriyor.
MERKEZİYETSİZ UYGULAMALAR ÇAĞI
Merkeziyetsiz web kullanımı mümkün mü? Gelişen blok zinciri, Bitcoin ve diğer kripto varlıklarla birlikte son birkaç yıldır “”merkeziyetsizlik” terimi üzerine zaten yoğun bir ilgi ve tecrübe mevcut. Bir blok zinciri, birçok bilgisayardaki işlemleri kaydetmek için kullanılan merkezî olmayan, dağıtılmış ve halka açık bir dijital defterdir [3]. Yani sadece bilgisayarlar arasındaki bağlantıya dayalı (peer to peer) ve merkezî bir otorite gerektirmeyen kullanıcılar arası şeffaf bir teknolojidir. İşte blok zinciri üzerine kurulu, merkezî otoritenin devre dışı kaldığı ve sadece kullanıcıların içerik üretip tüketebilecekleri bu evrim aşamasına da WEB 3.0 diyoruz. WEB 2.0’da uygulamalar (Application= App) kullanılırken, WEB 3.0’da bu uygulamalar yerini merkeziyetsiz uygulamalara (Decentrelazed App= DApp) bırakıyor.

Geçmişten günümüze kullanılan App (WEB 1.0 & 2.0) ve DApp (WEB 3.0) örnekleri [4]
WEB 3.0 devrimi ve beraberinde gelişen merkeziyetsiz uygulamalar, merkezî otoritenin bilgi saklama alanlarında hâkim olduğu sosyal medya, sigortacılık, reklamcılık, konaklama, ulaşım ve daha birçok alanda değişimi hedefler. Blok zinciri teknolojisiyle bağlantılı diğer kavramlar olan metaverse (sanal evren) ve NFT (non-fungible token=değistirilemez jeton) de WEB 3.0 ile aynı merkeziyetsizlik hedefleri doğrultusunda hareket ediyor. Bu iki kavramla ilgili ayrıntılı yazıları, dergimizin 13’üncü sayısında bulabilirsiniz. WEB 2.0 çağında piyasaya hâkim olan bazı devler, WEB 3.0 çağında da ön sıradan yerlerini alabilmek için şimdiden yatırımlarını hızlandırdılar bile. Örneğin, 2021’in ikinci yarısında Facebook grubu adını Meta olarak değiştirerek metaverse projeleri için 10 milyar dolarlık dudak uçuklatan bir yatırım açıkladı [5]. Marc Zuckenberg ayrıca Mart 2022’de yaptığı açıklamada, Instagram’da NFT satışları için bir güncelleme üzerine çalıştıkları bilgisini paylaştı. Yine 2021’in sonunda Twitter da adını Blog olarak değiştirdi. Tüm bu gelişmeler, bir kesim tarafından algı yönetimi ve sonunda patlayacak bir balon olarak algılansa da ciddi bir kesim tarafından kaçınılmaz yakın gelecek olarak görülüyor. Peki, sizce hangisi gerçekleşecek?
Blok zinciri teknolojisi tabii ki sadece WEB 3.0, kripto varlıklar, metaverse ve NFT ile sınırlı değil. 2020 Davos Finans Zirvesi’nde “Push to Reset the World” sloganıyla blok zinciri altında birçok konu görüşüldü. Akıllı kontratlar, dijital varlıklar ve bu varlıkların iklime etkisi, blok zincirlerinin güvenli ve birlikte çalışabilirlikleri, devletlerin hedef alındığı merkeziyetsiz yönetim ve yeni yönetim modelleri bunlardan bazıları. Özellikle buradaki merkeziyetsiz devlet modellerine ayrıca değinmek gerekiyor. “Algokrasi” adı verilen, algoritma ve bilgisayar programları temelli merkeziyetsiz devlet modellerini örnek alan uygulamalar, acaba insanlığın geleceğini değiştirebilecek mi?

© World Economic Forum-Blok zincirinin de görüşüldüğü Davos 2020 Finans Zirvesi afişi [7]

© World Economics Forum Sitesi: WEB 3.0’in teknoloji altyapısını oluşturan blok zinciri ve alt dalları [8]
KAYNAKÇA:
[1] Vikipedi Web Tanimi: https://tr.wikipedia.org/wiki/World_Wide_Web
[2] CERN Resmi Web Sitesi: https://home.cern/science/computing/birth-web
[3] Vikipedi Blok Zinciri Yapi Tanimi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Blok_zinciri
[4] App ve DApp örnekleri: https://enlear.academy/web-1-0-vs-web-2-0-vs-web-3-0-e428cfe09dde
[5] Facebook Metaverse yatirim haberi: https://www.theverge.com/2021/10/25/22745381/facebook-reality-labs-10-billion-metaverse
[6] Instagram NFT satis haberi: https://www.cnet.com/tech/services-and-software/mark-zuckerberg-says-nfts-are-coming-to-instagram/
[7] World Economics Forum Davos 2020 “Great Reset”: https://www.weforum.org/agenda/2020/06/now-is-the-time-for-a-great-reset/
[8] World Economics Forum – Blok zincir ve alt dallari: https://intelligence.weforum.org/topics/a1Gb00000038qmPEAQ
Henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.