Tuna Dergi
MUTLULUĞUN REÇETESİ MUTLULUĞUN REÇETESİ
NİLÜFER UÇAR niluferucar51@gmail.com Mutluluk; Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde, “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik”... MUTLULUĞUN REÇETESİ

NİLÜFER UÇAR
niluferucar51@gmail.com

Mutluluk; Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde, “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” olarak tanımlanan, şimdiye dek sayısız değişik tanımları yapılmış görece ve göreli bir kavramdır. Kim bu güzel sözcüğün içeriğindeki anlama yaşamında yer verebiliyorsa, o mutluluğu gerçekten elde etmiştir diyebiliriz. Öyle ya kolay mı bu sihirli sözcüğü yakalamak? Kolay olsaydı dünya insanı mutluluk sarhoşu olurdu. Mutluluğun reçetesini yazan çok. Dilenir ki, bu güzel reçeteyi uygulayabilen, başarabilenler çok olsun. Başarabilen için mutluluk kazanımdır.

Sık sık duyulan bir söylem vardır; “Çok mutluyum.” ya da “Bugün kendimi çok mutlu hissediyorum.” Anlık yaşanan duygu yoğunluğuna kanıp, “Mutluluğu yakaladım!” yanılgısına düşülmemeli. Mutlu olmanın temel ögesi, olumlu ve sürdürülebilir duygu yoğunluğudur. Özençle baktığımız birçok kişinin yaşam skalasındaki olumsuzluklar, harcanan emek, verilen çaba, ödenen bedeller önemsenmez ya da görmezden gelinir, sonuca bakılır. Yaşam yolunun sanıldığı kadar kolay yürünen bir çiçek bahçesi olmadığı bilinir. Bireysel mutluluk; kişinin beklentisine, çabasına, isteğine ve yaşam şartlarına bağlıdır.

DONMUŞ YÜREKLERE GÜNEŞ

Mutluluğa giden merdiven kaç basamak? Kişi kendini hangi basamakta hissediyor? Her yeni güne, yeni başlangıçlar yapmak için kalkılır. Dün olmamış gibi, bazen yok sayarak, bazen üstesinden gelmeye çalışarak sürdürülür. Küf kokan, dili tutulmuş, lekelerin boy verdiği, dudakların titrediği sıkıntılı günlerden sıyrılmak için aranan direnç ruha konuk olursa, masal diyarı dediğimiz mutluluğa kapı açılmalı. Mutluluk, donmuş yüreklere güneştir. Martıların üstünde dans ettiği engin bir denizdir belki de. Hasrettir, kavuşma özlemidir. Sıcakta serin bir esinti, soğukta sıcacık bir kucaktır. Özlemde kavuşma, yorgunlukta çay, dostla içilen kahve… Sahi, mutluluk nedir? Kanın bir damlasındaki yaşam ışığı mı? Kuşun kanatlandığı masmavi gök mü? Gül bahçesinde dikenlerden gülü almak mı? Yürek kuyusuna atılan sevincin yarattığı deprem dalgası mı? Hangisidir mutluluk? Düşü bile cihana bedel olan mutluluk nedir, nerededir?

Dedim ya reçeteyi yazan çok ama onu bulmak, elinde tutabilmek kolay mı? Sanırım tüm sorun burada yatıyor. Bir sınavda yüksek not alıp mutluluktan havalara uçan bir öğrenci, başka bir derste düşük not aldığında mutluluk kuşunu uçurmuştur, üzgündür. Kişinin hedefi neyse, mutluluğu orada arar. Peki, yakaladığımız mutluluğu ne kadar elimizde tutabiliriz? Kuşku yok ki hiçbir mutluluk uzun süreli olmaz, olamaz da.

Ölçünlü bir yaşamı sürdürebilmek zor. Nedeni, yaşam koşullarının hiçbir zaman tekdüze olmayışıdır. Zaman; inişler -çıkışlar, olumlu-olumsuz durumlar içerir. Yaşam yolunda kimin ayağı taşa değmemiştir ki? Kimler sendeleyip tökezleme riskiyle yüzleşmemiştir? Yaşam; bağrında sevinç-üzüntü, başarı-başarısızlık, varlık-yokluk, sağlık- hastalık, umut-umutsuzluk gibi duyguları barındırır. Bunlar, mutluluk beklentisini etkileyen etmenlerdir. Diğer bir nedense kişinin iç huzurunun ruhsal durumu üstüne yaptığı etkinin derecesiyle ilintilidir. Kişi pek çok olanağa sahip olsa da iç huzurdan yoksunsa mutluluktan uzaklaşır. Güneşli bir havada dahi ruh atmosferinde kara bulutlar dolaşıyorsa ya da buna zemin hazırlıyorsa yapacak bir şey yoktur mutluluk adına.

UMUT VE MUTLULUK, CAN YOLDAŞI

Yaşamsal gereksinimlerini karşılamakta zorlanan, sağlık sorunları nedeniyle ya da güvenliğiyle ilgili sıkıntı yaşayan birey ne kadar mutlu olabilir ki? Refah düzeyi düşük, yaşamsal gereksinimlerini karşılamakta zorlanan bireylerin çokluğu, mutsuz bir toplum yaratır. Geleceğe umutla bakabilmek için huzurlu bir yaşama ihtiyaç vardır. Umut ve mutluluk can yoldaşıdır. Duygusal, ruhsal, keyfî durumumuz yaşam bandı üstünde yol alır. Bu yol alışta birey, iç ve dış oluşumları dengeleyebildiği oranda mutluluğa yaklaşabilir. Yaşama olumlu bakmak, huzur veren duygu geçişlerine olanak tanımak önemlidir. Yaşamda yer edinen, varlığıyla kendini hissettiren güzel geliş, mutluluğun ayak sesleri olabilir. İşte o zaman, bu gelişe kapı sonuna kadar açılmalı.

 

Maddi, manevi duygu doyumluluğunun sonucunda, mutluluğun erdemli ödülünü alabilir kişi. Vücudumuzda melatonin, serotonin ve endorfin hormonunun salgılanmasının mutluluk üstünde etkisinin olduğu bilinmektedir. İnsanlar kışa oranla yazın kendilerini daha mutlu hissederler. Bu da güneş ışınlarının yarattığı olumlu bir etkidir. Mutluluk bir çabanın sonunda almayı düşlediğimiz değerli bir ödüldür. Gerçekleşen her düş bir sonrakine kapı aralar. Bu da şunu gösteriyor ki ne düş biter ne de mutluluğa olan özlem… Neyi elde edersek mutlu oluruz? Çok para mı, istenilen zenginlik mi, kariyer mi, sevdiğine kavuşmak mı? Çocuk, aile huzuru mu? Bu olasılıkları çoğaltabiliriz. Ve kendimize soralım, bizi hangisi mutlu eder? Ah! Mutluluk sen nesin? Acaba istediklerimizi elde edince mutlu olabilecek miyiz? Belki arzulanan isteklere kavuşmak her zaman mutlu etmeyebilir. Bu olasılık da unutulmamalı.

MUTLULUĞUN TANIMI HERKES İÇİN FARKLI

Ünlü düşünürler mutluluk üstüne farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Her birinin yaklaşımı, tanımlaması, düşüncesi farklılık gösterir ki bu da doğaldır. Çünkü mutluluk iki kere iki sonucu verecek bir işlem değildir. Göreceli, soyut bir kavramdır. Duygusal bir hazdır. Aristoteles, mutluluğun bir histen daha çok bir yaşam tarzı olduğunu savunur. İnsanların yaşam tarzları içerisinde iyi yanlarını ortaya çıkardıkça, bilgi ve beceriler kazandıkça mutlu olabileceklerini ifade eder. Antik Yunan filozofu Epikür, mutluluğun dengeden ve ılımlı olmaktan geçtiğini iddia eder. En önemli mutluluğun iyi arkadaşlarla hissedilebileceğini savunan filozof, “Yemekte ne yediğinizden daha fazla önemli olan şey, kiminle beraber yediğinizdir.” der. Nietzsche, “Mutluluk kısa ömürlüdür. Mutlu olmak, zorlukları aşıp hayatı yaşamak için orijinal yollar yaratarak bu güce sahip olduğumuzu kanıtlamaktır. İnsanın özgürlüğünü ve kendi fikirlerini kısıtlayan engelleri aşabilecek güç ve öz güvene sahip olmasıdır mutluluk.” der. Buddha’ya göre mutluluk, kişinin bir hedefinin, idealinin olması ve amaçları uğruna bir şeyler yapabilmesidir.

 

Zaten amaçsız, hedefsiz bir kazanım olmaz. Elde etmek istediği şey için çabalar kişi. Onu başardığında, mutluluk ödülü saygınlık kazanır. Belki mutluluk omzumuza konmasını istediğimiz bir kelebek ya da şans kuşudur. Onu yakalama isteği asla bitmez. Ona sahip olmak, en büyük istektir. Nâzım Hikmet, “Saman Sarısı” şiirinin bir dizesinde Abidin Dino’ya der ki: “Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?”

 

Belki mutluluğun resmi çizilmez ama onun sıcaklığını duyumsatan, güzelliğini yüze yansıtan, ruhu okşayan, varlığıyla bedeni huzurun renkli dünyasına taşıyan ışığı ödül olarak yetebilir. Uygulanabilir mutluluk reçetesi yol göstericimiz olsun.

Umut ve mutluluğun ışığı, yaşam güvencemiz olsun…

 

Henüz yorum yapılmamış.

İlk yorumu siz yapın.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir