Tuna Dergi
PSİKANALİZ VE SİGMUND FREUD FREUD’U UNUTMAYIN! PSİKANALİZ VE SİGMUND FREUD FREUD’U UNUTMAYIN!
Univ. Dr. MARKUS ZÖCHMEISTER (Sigmund Freud Üniversitesi) markus.zoechmeister@gmx.at Sigmund Freud’un Avusturya’daki psikanalizi hakkında yazı kaleme almak, halen geride kalmadığını düşündüğüm geçmişini de yazmadan mümkün... PSİKANALİZ VE SİGMUND FREUD FREUD’U UNUTMAYIN!

Univ. Dr. MARKUS ZÖCHMEISTER
(Sigmund Freud Üniversitesi)
markus.zoechmeister@gmx.at

Makalenin yazarı Markus Zöchmeister

Sigmund Freud’un Avusturya’daki psikanalizi hakkında yazı kaleme almak, halen geride kalmadığını düşündüğüm geçmişini de yazmadan mümkün değildir. Viyana, Sigmund Freud’un 19. yüzyılının sonlarında psikanalizi bulduğu şehirdir. Viyana aynı zamanda, Sigmund Freud’un Naziler tarafından sürgün edildiği şehirdir. Nasyonal sosyalistler, bir Yahudi bilimi olarak gördükleri psikanalizi yok etmek istemekteydiler. Freud’un kitaplarının Nisan 1938’de Salzburg şehrindeki Residenzplatz meydanında yakılması, Avusturya’da meydana gelen kitap yakma eylemlerine dair anıtın bulunmadığı tek eylemdir. Neredeyse tamamı analizcilerden oluşan Yahudilerden kaçamayanlar öldürülmüş, saklanabilenler az sayıda Yahudi hayatta kalabilmiştir. Sigmund Freud’un psikanalizi bulduğu yerde bugün derin bir boşluk var. Freud’un Berggasse 19 adresindeki “Freud Müzesi”nde bulunmayan meşhur kanepesi bu boşluğun sembolü olabilir. Bu kanepe, yaşlanan Freud’un son yıllını geçirdiği Londra’da bulunmaktadır. Geçmişten günümüze damga vuran bu boşluk, yalnız bir kanepenin veya Salzburg şehrindeki Residenzplatz meydanında bir tabelanın eksikliğinden ibaret değildir.

BİLİNÇALTI

Freud’un psikanaliz alanındaki keşiflerinin temelinde esasen bilinçaltını keşfetmesi yatmaktadır. Sigmund Freud tarafından bilinçaltı olarak tanımlanan kavram, Freud’dan önce var olmayan temel bir yeniliktir.

Bilinçaltı nedir? Yapısal açıdan biraz kendini geriye çeken, daha kendini ifade edemeden unutulmaya yüz tutan ve aynı zamanda insanın gerçek hafızasıdır. Çünkü bilinçaltı hiçbir zaman unutmaz. Peki, bu görünen çelişkiyi nasıl anlamalıyız? Biz insanlar bilinçaltını kavrayamayız, göremeyiz. Bilinçaltı hakkında yalnız konuşabiliyoruz, çünkü bilinçaltının etkileri vardır. Bilinçaltının bu etkileri, gündelik hayatta insanların rüyalarında, başarısızlıklarında, dil sürçmelerinde, bulgularında ve şakalarında kendini göstermektedir. Freud, bilinçaltını gündelik hayatın bu olguları üzerinden kültüre ve topluma yerleştirmiştir. Freud’dan itibaren dil sürçmesine sadece bir dil sürçmesi gibi bakmak artık mümkün değildir.

Sigmund Freud

BİLİNÇALTINA GİDEN GÖRKEMLİ BİR YOL: RÜYA

Freud, bu olguların bilinçaltının varlığına ve etkisine tanıklık eden değerli psişik performanslar olduklarını sürekli vurgulamaktan yorulmamıştır. Bunu daha iyi anlamak adına, astronomide (gökbiliminde) görülen olgulardan kara delikler üzerinden bir kıyaslama yapabiliriz: Kara delikleri kendimiz göremesek bile, varlıklarını, pekâlâ tespit ettiğimiz kara deliklerin etkisiyle dolaylı yollardan ortaya çıkarabiliyoruz. Bilinçaltı ve onun ürettikleri de aynı bu şekilde hareket etmektedir. Rüya, Freud’un “Düşlerin Yorumu” adlı kitabında da söylediği gibi bilinçaltına giden görkemli bir yoldur ve bilinçaltının yarattığı ve kendisi var olmadan bilinçaltının varlığına tanıklık eder.

Bilinçaltı kavramı, Freud’un tasarladığı haliyle mesleki çevrelerin güvensizliğine ve reddine maruz kaldığı tamamen yeni bir alan açmıştır. Zira bu olgular insanın, kendisinin efendisi olma hakkını reddetmesi ve kendisinin bile bilmediği, fakat gündelik hayattaki davranışlarıyla sürekli kesişmekte olan bir güce sahip olduğunu kanıtlamaktadır.

Bir başka deyişle bilinçaltı, nerede bir sarsılma, olumsuz anlamda dikkat çeken bir davranış var ise orada ortaya çıkmaktadır ve Freud, psikanaliz buluşuyla insanlardaki bu sarsılmayı bir hatadan, bozukluktan veya sadece normallikten sapmadan daha farklı algılanmasını mümkün kılan bir yöntem geliştirmiştir. Bilinçaltı kendisini ifade etmek için gayret göstermekte ve kısaca söylemek gerekirse, psikanalizin iyileştirmesine yönelik bilinçaltının verdiği mesajların duyulmayan yönlerine tam yetki vermektedir.

UYUM VE FERAGAT

İnsanlar, hayatlarına nasıl yön vereceklerini bilmedikleri için başkasını bulmayı kararlaştırdıklarında neden dolayı sıkıntı çekmektedirler? Freud’a göre insan öznesi, başkalarının taleplerine göre uyum sağladığından sıkıntı çekmektedir. Başkalarının taleplerine uyum sağlamak beraberinde feragat etmeyi getirmektedir. Bu feragati sağlamak adına özne kendisini dışlamakta, bir şeyi bastırmakta sonradan kendisine geri dönmektedir. Peki, nedir bu uyum ve feragatin gerekleri nelerdir?

Freud’a göre insan sevgiyi kaybetme korkusundan dolayı, karşı koymadan başkalarının taleplerine uyum sağlamaktadır.  Bu talepler, öznenin bir zevk kaynağından vazgeçmesinden oluşmaktadır. Bu zevk kaynağı içgüdüseldir. Gelişen bir insan başkalarının yanı sıra, ailesi ve kültürü tarafından tatmin edici nesneleri bırakması konusunda zorlanmaktadır. Öncelikle emzirilen bebek memeden kesilir, akabinde emziğinden veya başparmağını emmesinden vazgeçmek zorunda kalır, sonrasında tuvalet eğitimi kapsamında dışkısını vermek zorunda kalır ve son olarak ileride gelişecek olan mutluluğu sağlamak adına, erkek çocuğun annesine karşı beslediği duygudan, yani ilk aşkından feragat ettirilir (Oidipus kompleksi olarak da bilinir). Buna karşılık daha sonra sevdiği kadını eş olarak seçebilecektir.

Freud’un Paris’e varışı. Kaynak: https://www.franceinter.fr/emissions/le-nouveau-rendez-vous-france-inter/le-nouveau-rendez-vous-france-inter-25-septembre-2019

DOYUM

İnsan öznesi yalnız kalamayacağı için Freud’un baskı olarak tanımladığı kendi doyumundan sürekli feragat etmekteyken, bu durum bilinçaltında vazgeçilmiş doyum şeklinde zevk kaynağı olarak kalır. Oradan da öznenin bastırılmış hayatını etki eder. Kendini tatmin etmek için bilinçaltının gizli olguları üzerinden insanların hayatına etkilemeye çalışır. Böylece Freud, bir rüyada bastırılmış bir arzunun yerine getirildiği şekilde temsil edildiğini söyleyebilir. Aynı şey nevrotik bulgularla ilgili kusurlar için de geçerlidir. Freud bu bulguyu, insanın bilinçli olarak vazgeçtiği doyumun yerine koyduğu itici bir doyum olarak tanımlar. Bu yerine koyma iki anlam taşır. İnsan bulgulardan hoşlandığı kadar acı da çeker, bu da bulgulardan neden vazgeçemediğini açıklar. Yani, bulgular öznenin kültüre adaptasyonu için ödediği bedeldir.

FREUD YENİDEN OKUNMALI

Freud bize, insanların sadece kültüre uyum sağlamanın sonuçlarından değil, aynı zamanda kendi bulgusuna bağlı kalmasından aldığı hazdan da sıkıntı çektiğini göstermektedir. Söz konusu hazdan, öznenin haberi yoktur. Özne onun hakkında hiçbir şey söyleyemez, ondan haz alabilir, diğerlerine karşı çıkabilir. Bu durum modern ırkçılığın kaynağı olarak gösterilmektedir. Bu anlamda Freud günümüzde yeniden okunmalıdır.

Freud’un bilinçaltını keşfetmesi, her şeyin çözülebildiği, tahmin edilebildiği ve hesaplanabildiği bir çağda unutulmuş gibi gözükmektedir. Bilinçaltının yıkıcı mesajı her zamankinden daha güncel ve Freud’un ifade ettiği gibi bir insana özgü benzersiz bulgulardan doğan sıkıntıların tanımlanmasına yardımcı olur. Bu anlamda Freud’un unutulmamasını tavsiye ederim.

Not: Ara başlıklar tarafımızdan konulmuştur. (Tuna)

 

Freud’un çalışma odası. Kaynak: https://www.freud-museum.at/online/freud/topogr/behz-d.htm

Foto altı yazıları

  • Abdurrahim Köylü

    Nisan 11, 2021 #1 Author

    Sigmund Freud’un Hastaneden çıktıktan sonra gittiği Bir kahvenin olduğunu bu kahvede 286 derginin bulunduğunu okumuştum gerçek midir acaba?

    Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir