


UMUTCAN KARAKAŞ
umutcankarakas@gmail.com
Bazen sadece durup boş duvarı izlediğim oluyor. Bunu yaparken duvardan herhangi bir beklentim olmadığını söyleyemem. Fakat fazla bir şey de istemiyorum aslında, karşımda hareketsiz durması bile benim için fazlasıyla yeterli. Aklımdan geçenleri o beyazlığın üzerinde neredeyse görebiliyorum. Tıpkı gözlerini kapatıp düşüncelerini göz kapaklarının o karanlığında görebilmek gibi, sadece duvardaki görüntüler biraz daha bulanık.
Gözlerimi duvara dikip cevap bekliyorum. Hayatı soruyorum, “Ne yapmalıyım bu servet ile?” “Ben bir çocuğum, hayat ise ellerimde anlayamadığım, anlamlandıramadığım bir oyuncak; kurcaladıkça bozuyorum, toplamaya çalıştıkça daha fazla dağıtıyorum” diyorum. Duvar süzüyor beni. “Hayat uzun bir yol” diyor, “yürümelisin bu yolu, sonuna varıncaya dek. Sakın ha kestirme kullanmaya da çalışma”, diye uyarıyor, “yoksa ayaklarından olursun.”
Umutlarımı topluyorum bir sonraki sorum için, “mutluluk nedir?” diyorum. Bir annenin yeni doğan bebeğinin ilk ağlamasını duyması mıdır, yoksa dönülmez denilen cepheden dönen bir sevgili midir mutluluk? Büyük bir hayalinin olması mıdır mutluluk, yoksa o büyük hayalinin gerçekleştiğini görmek mi? Duvar bir süre sessiz kalıyor. “Unutmak” diyor. “Belki de hiç bilmemektir mutluluk, belki bilip de kabullenebilmektir” diyor.
Kafam karışıyor, çekinerek soruyorum bir sonraki sorumu. Üzüntüyü soruyorum. “Sevdiklerini kaybetmek midir, yoksa umutlarını yitirmek midir” diyorum. Yoksa sadece mutluluğun yokluğu mudur üzüntü? Duvar hiç düşünmeden cevap veriyor, “Hatırlamaktır” diyor. “Belki de öğrenmek, öğrenip de kabullenememektir” diyor. Susuyor sonra. Gözlerimi kaçırıyorum ben de. Hatırlıyorum çünkü.
Ölümü unutmaya çalışırken hayatı da unuttuğumu fark ediyorum. Yaşadığımı hissediyorum ve zamanın hızla esen rüzgârı beni ürpertiyor. Daha dün gibi geliyor tüm hatıralar, tüm “iyi ki”ler ve “keşke”ler.
Neden eski bir hüzün acıtmaya devam eder ama mutlu bir anı geride acı bir tebessüm bırakır? Acıyı bitiren mutluluğu değil de neden acının ta kendisini hatırlarız; neden mutluluğu değil de onu bitiren olay gelir hemen aklımıza?
Geceleri beni uyutmayacak kadar heyecanlandıran, tüm beyaz duvarlarımı renklerle dolduran fakat artık bir tanesini bile hatırlamadığım geçmiş heveslerim… Neredeler şimdi?
Yürümek lazım bu uzun yolu; sonunu bilerek ama kabullenerek, belki de unutarak. Yürümek lazım bu uzun yolu; geçmişi hatırlayarak, belki acı bir tebessümle, belki de iki damla gözyaşıyla.
Yürümek lazım…
Henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.